Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da insan ve çevre sağlığına zarar verdiği belgelerle ortaya çıkan dizel motorlu araçların, normal araçlara göre yaklaşık 8-10 kat fazla zararlı gaz ürettiği görülmüştür. İnsanlar bu sonuçlarla dizel araçların varlığını sorgular hale gelmiştir. Zararlı gazların ozonosfer katmanına vermiş olduğu zarar ve küresel ısınma sonucu dünyada en çok kullanılan motorlu taşıt olan dizelleri yasaklama konusu gündeme gelmiştir.
Bu konuda en somut adımları Avrupa ülkeleri İtalya ve Almanya atmıştır. Fransa, Hollanda, Norveç ülkeleri ise 2021 yılında dizel araçların giremeyeceği yeşil alan (Greenzone) oluşturmaya karar vermişlerdir. Uzmanlar ve çevre bilimciler 2030 yılında kademeli olarak dizel araçların kaldırılmasına yönelik ciddi çalışmaların yapıldığını gözler önüne sermiştir.
21.YY’da duyduğumuz yenilenebilir enerji kavramını bu süreçte daha sık duyabiliriz. Yenilenebilir enerji kavramı doğadaki kaynaklardan elde edilebilen ve kendini yenileyebilen enerji olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konuda ise dizel ve benzin gibi araçlar yerlerini elektrikli araçlara yerini bırakacak gibi duruyor. Uzmanlar elektrikli araçların yenilenebilirlik seviyesini %100 seviyesine çıkarabilirlerse trafikte sıfır emisyona ulaşmanın mümkün olabileceğini söylemektedirler. Son yılların ünlü girişimcisi Elon Musk’un kurduğu TESLA şirketi ise bu konuda büyük yatırım yapıp bu konuda en somut adımı atmıştır.
Dünyada bu tarz etkiler görülürken peki ya ülkemizde neler olabilir? Ülkemizde mevcut trafik sorunu ile bu problem ülkemizde de gözle görülür seviyededir. İstanbul’un trafik sıralaması Moskova’da sonra dünyada ikinci sıradadır. Bu da gaz konsatrasyonunun yoğun olması sonucunu doğurmaktadır. Dünya şehirlerini baz alacak olursak bakanlıklardan ziyade belediyeler bu kararı almaktadır. Ülkemizde ise 2024 yılında yapılacak belediye seçimleri bu konuda karar mercii olacaktır.